Konu: YÜKLERİ BOŞALTMA ZAMANI Paz Kas. 30, 2008 10:16 pm
Aklımızda kalanlar, içimize oturanlar. Dilimizden çıkarmak için zamanını beklediğimiz kelimeler. Hayatımızda bir bir yer eden insanlar, mekânlar, eşyalar.
Alışkanlıklarımız, sevdiklerimiz, sevmediklerimizle bir arada kalma zorunluluklarımız. Gülümsemek zorunda olduğumuz anlar var, istemediğimiz şeyleri söyleyebiliyoruz bazen, istediklerimizi ise yutuyoruz çoğu kez. Bunca anlam karmaşasının arasında anlamlı cümleler edebilmek, tek çabamız belki de. Kim bilir bir gün bizi de dinleyip anlayan birileri çıkar diye!.
Hayat bazen siyah bazen pembe gözlükler takıyor gözlerimize, çerçeve rengi değişse de cam ayarı hep aynı! Sorguladıklarımız dolduruyor beynimizi, sonra boş verdiklerimiz. Öylesine çok bizi biz yapan ve anlaşılamayan olay var ki! Hayatı zorlaştıran, etrafımızda ki her şeyi gözümüzde büyüten bizleriz belki de. Hâlbuki zorlanmak kelimesini bir haftalığına dahi silsek kafamızdan, yedi gün rahat nefes aldıracağız yaşamımıza. Nasıl görürsen öyle geçiyor hayat vesselam. Bazen hayatımızda tökezleyip bizi düşüren bütün taşları, yolumuzdan çekmenin elimizde olduğuna inanmıyoruz nedense. İnansa kalbimiz, inansa beynimiz ve bir el omzumuza dokunup desteğini hissettirse, her şey daha güzel olacak belki de.
Yorgunluklarımızı çıkaracak sabırda insanlar arıyoruz, bilmiyoruz karşımızdakini daha çok yorduğumuzu. En önemlisi geçmişimiz adına kendimizi affedemiyoruz, geçip giden zamanın çetelesini yırtıp atma vakti çoktan geçmedi mi?
Affedemediklerimiz daha çok yıpratıyor ruhumuzu, bu yıpranmışlık ağır geliyor fani bedenimize çünkü biz her şeyi öylesine içselleştiriyoruz ki fani değil ruhaniyetli yaşıyoruz küçük olayları bile. Affedebilsek affedemediklerimizi, ruhumuza ağır gelen yaralarımızı bir bir iyileştirebilsek, belki yaşamak bu kadar üzerimize üzerimize gelmeyecek.
Suskunlarımızı bozma zamanı şimdi 'affettim seni' , 'üzerime asıllı asılsız etiket yapıştıran herkesi afettim' diyebilmeli insan ama herkesten önce kendini affedebilmeli. Ruhumuza çektirdiğimiz ceza, müebbeti bulmadan salıvermeli parmaklıklar arasından, bir kuş misali uçtuğunu görebilmeli.
İşte o vakit ruhunuzdaki tüm yükleri boşalttığınızı hissedeceksiniz, aynanın karşısında gözlerinize bakmak ama hakkıyla bakmak yaralamayacak artık sizi. Umutla bakmak bir insanın gözlerine, birilerine umut vaat edebilmek ne demektir bilir misiniz siz ve herkesten önce kendinizden ümidinizin hiç kesilmemesi ne anlama gelir? Hâlâ yaşama ümidiniz, faniyetli olan her şeyle baş edebilme azminiz var demektir.
Plasentasına tutunan bebek misali tutunmalı hayata, tüm fırtınalara, kara, borana rağmen tutunmalı hayata ve izin vermemeli elimizden bir şeylerin kayıp gitmesine, çünkü elinizdekini tuttuğunuz vakit sizindir, yaşam size sunulmuş en kıymetli hazinedir.
Yükleri boşaltma zamanı şimdi, belleri doğrultma 'ümitsizlik hamallığı' sona erdi artık, emin olun umudun yükü çok daha hafif, parmaklarınızda aşka gelip gözlerinizde doğabilen cinsten. Benliğinize tutunup, telkinlerinizle filizlenip, aynaya her bakınışınızda hayatınıza meyve veren bir dalı kesmek hangi akıllının işidir ki(!)
İnançlarınıza katık ettiğiniz ümitlerinizi gözlerinizde büyütün ve kimselere vermeyin, ki yeis kişinin en büyük düşmanıdır.
Gülnaz ELİAÇIK Kasım 2008
islamasevdali
Prenses Mod
Yaş :
30
Kayıt tarihi :
29/11/08
Mesaj Sayısı :
602
Nerden :
Malatya
İş/Hobiler :
Öğrencilik=)Kitap okumak,ders çalışmak,müzik dinlemek,gezmek vs.