islammektebi
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

islammektebi

islami paylaşım platformu
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
İslamMektebi Son Konular
Konu Yazan GöndermeTarihi
C.tesi Ara. 17, 2016 12:19 pm
C.tesi Ara. 17, 2016 12:18 pm
C.tesi Ara. 17, 2016 12:17 pm
C.tesi Ara. 17, 2016 12:14 pm
Salı Mart 25, 2014 9:20 pm
Salı Mart 25, 2014 9:18 pm
Salı Mart 25, 2014 9:08 pm
C.tesi Ara. 28, 2013 7:58 am
Salı Ara. 17, 2013 12:28 am
Salı Ara. 17, 2013 12:25 am

TAKVAYA ERMEK İÇİN

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
Yazar Mesaj
izmirliii...
Süper Moderatör
Süper Moderatör
izmirliii...
Kadın
Yaş : 43
Kayıt tarihi : 29/11/08
Mesaj Sayısı : 264
Nerden : İzmir
İş/Hobiler :
Lakap :

TAKVAYA ERMEK İÇİN Vide
MesajKonu: TAKVAYA ERMEK İÇİN TAKVAYA ERMEK İÇİN Icon_minitimeCuma Nis. 03, 2009 5:26 pm

TAKVAYA ERMEK İÇİN


Orucu farz kılan ayet, orucun hikmetini ve amacını da beyan eder: "umulur ki takvaya erersiniz". Takva, bir bilinçlilik halini ifade eder. Sevgi, saygı, tazim, hürmet korku, umut gibi duygular üç kanaldan beslenebilir. Ya bilinçaltından, ya bilinçten ya da bilinç üstünden.

Eğer bilinç, bilinçaltını etkileyecek kadar gelişmemiş, etki alanını genişletmemişse, bilinçaltı bilinci etkiler. Bilinç tarafından etkilenmemiş bilinçaltı, daima güdülerin ve ayartıcı benliğin etkisi altındadır. Bu kez o bilinci etkiler. Bilinçaltı tarafından etkilenen bilinç, güdülerin ve ayartıcı benliğin efendiliğini kabul eden bir köle olur. Mesela şehvet güdüsünün ürünü "sevgi" adını alır ve sahibini tutuklayan bir "tutkuya" dönüşür.

Bilinen bir şeydir ki, her efendi kölenin iradesini ezer. Çünkü iradesi ne kadar zayıflarsa kölenin efendisine itaati de o denli artar. Hiçbir efendi kölesinin kendisine "neden, niçin" sorularını yöneltmesini hayra alamet saymaz. Bunlar tehlikeli yönelişlerdir. Bastırılmalıdır. Çünkü bu sorular iradenin alametidirler ve bilinci kışkırtırlar. Bu nedenle kölenin iradesi arttıkça köleliği zayıflar.

İşte kullukla kölelik arasındaki muazzam fark budur. Allah kuluna, efendinin kölesine davrandığının tam tersi davranır. Onun bilincini inşa eder. "Neden" ve "niçin" sorularını daha kul sormadan Allah açıklar. Tıpkı orucu emrettiği ayette açıkladığı gibi: "Takvaya erebilmeniz için"…

Takva bir bilinçlilik halidir, demiştik. Sorumluluk bilincine ermek… Sorumluluk duygusunun insan vicdanına yerleşik hale gelmesi… Bunun en aşağı derecesi varlığın en aşağı derecesine karşı sorumluluk, en yüksek derecesi varlığın zirvesine, mahlukatın Yaratıcısına karşı sorumluluk.

Bu sorumluluğu en yüksek düzeyde hissetmek için bilincin güçlendirilmesi şart. Bilinç zayıf olursa, içgüdülerin etkisi altındaki bilinçaltı bilinci de etkisi altına alacak ve insanı sorumsuzca davranışlara sürükleyecektir.

İmanın doğurduğu bir bilinç, nur topu gibi bir bebektir. Bu bebeği emziren süt anne iradedir. İradenin, bilinç bebeğini sağlıklı bir biçimde büyütmesi için takviyeye, yani gıdaya ihtiyacı vardır. Hatırlayalım ki, bilincin süt annesidir o. Peki, bilincin süt annesi irade nasıl takviye edilecek, nasıl beslenecektir.

İşte oruç, bu sorunun cevabıyla alakalı bir ibadettir.

Oruç, iradenin imtihanıdır. İradenin bilinç üzerindeki hakimiyetidir. İrade bilinç üzerinde hakim olmalıdır ki, iç güdünün etkisi altındaki bilinçaltı, bilinci de esir edip köle olarak kullanamasın. Aksine, irade emzirdiği bilinç aracılığıyla iç güdülerin ve ayartıcı benliğin dizginlerini elinde "tutsun",onu zapt u rapt altına alsın. Bir "yılkı atı" olan benliğin süvarisi olup, onu terbiye ederek "yarış atına" döndürsün. 

Eğer seyisi güçlü olmazsa, yılkı atı kaçar. Seyisini de sırtından atar.

İşte oruç bunun için "tutmak" mastarıyla kullanılır. Çünkü Farsça "ruze"nin bozulmuşu olarak dilimize yerleşen "oruç"un Kur'an'daki karşılığı "savm"dır. Savm'ın karşılığı "imsak"tır, yani "tutmak", "sahip olmak", "ele geçirmek"…

Kaçan bir şey mi var ki tutacağız?

Elbette! Kaçan bir şey var. Hem de o şey insanın benliğidir. İnsan benliğinin dizginlerini tutmalı, içgüdülerinin kendisi üzerinde hakimiyet kurmasını önlemeli, kendisi onlar üzerinde hakimiyet kurmalı. Zaten ancak o zaman insan olur. İnsani tarafı o zaman öne çıkar. İşte orucun amacı da budur: İnsanın insan tarafını büyütmek. Onun iradesini takviye ederek, benliğinin esiri haline gelmekten kurtarmak.

Orucun iradenin takviyesi olması açık: Açsınız. Yiyecek ağzınız ve o ağza ulaşan bir eliniz var. Yiyecek de var. İştah da var. Yememek için hiçbir neden yok ve yemek için her gerekçe hazır. Fakat yemiyorsunuz. Yememe gerekçenizin Allah'ın emri olması, orucu perhiz ve diyetten ayırıp ibadet yapan iksirdir.

Fakat her ibadet, maslahat içindir. Yani bin bir yarar taşır. İbadetten yararlanması muhtemel iki taraf vardır: Allah ya da insan. Allah hiçbir şeye muhtaç olmayandır. Şu halde ibadetten yararlansan tek taraf kalmıştır; o da insan. İbadette niyetin Allah'a has kılınması insanın yararını bire sonsuz kat çoğaltmak içindir. Yani ibadetin "ahiret azığı" olması içindir.

Bu nedenledir ki her ibadet, ebedi hayat için bir yatırımdır. İmanın meyvesi olması itibarıyla da, imanın bir alameti ve göstergesidir. Oruç bütün ibadetler içerisinde özellikle iradeyi güçlendiren boyutuyla öne çıkar. Güçlenen irade bilinci besleyeceği için, orucun amacı da "Allah'a karşı sorumluluk bilincine ulaşmak" olarak ortaya konulur.

Sorumluluk bilincine sahip olmayan, davranışlarının sorumluluğunu üstlenmekten kaçar. Yani sorumsuz davranır. İnsan tekinin ve toplumlarının başına ne gelirse, sorumsuzluk ve sorumsuz davrananlar yüzünden gelir.


Mustafa İslamoğlu
izmirliii... Kullanıcısının İmzası
Sayfa başına dön Aşağa gitmek

TAKVAYA ERMEK İÇİN

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var: Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
islammektebi :: İslami Genel Konular :: İslami Konular :: Edep ve Güzel Ahlak -
Yeni bir forum kurmak | ©phpBB | Bedava yardımlaşma forumu | Suistimalı göstermek | Son tartışmalar